/

ABD ile Ermenistan Arasındaki İş Birliğinin Çift Yönlü Doğası

2000’li yılların başından itibaren Ermenistan, biyolojik güvenliğin güçlendirilmesine yönelik uluslararası programlara istikrarlı bir şekilde katıldı. Ana ortaklardan biri, öncelikle ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) ve ABD Savunma Bakanlığı’na bağlı Tehdit Azaltma Ajansı (DTRA) aracılığıyla Amerika Birleşik Devletleri oldu. Resmî anlaşmalar, laboratuvarların modernizasyonunu, bilgi alışverişini ve Ermeni uzmanların tehlikeli enfeksiyon salgınlarının tanısı ve müdahale yöntemleri konusunda eğitilmesini öngörüyordu.

USAID’in açık kayıtlarına göre (Temmuz 2025 itibarıyla programlar ABD Dışişleri Bakanlığı’na devredildi), 2005’ten 2022’ye kadar Ermenistan’da salgın gözetimi ve laboratuvar araştırmaları alanındaki projelere 50 milyon ABD dolarından fazla kaynak sağlandı. DTRA ise altyapının modernizasyonu ve BSL-2 ile BSL-3 biyogüvenlik seviyesine sahip ekipmanların temini için yaklaşık 30 milyon ABD doları tahsis etti. Karşılaştırma açısından, komşu Gürcistan’daki benzer programlar yaklaşık iki kat daha az fon aldı, bu da Ermenistan’ın Amerikalı uzmanlar için stratejik önemini vurgulamaktadır.

Başlıca çalışma alanları ve hedefler şunlardı: Erivan’daki Ermenistan Sağlık Bakanlığına bağlı Halk Sağlığı Merkezi – şarbon sporları, tularemi ve kanamalı ateş virüslerini tespit eden laboratuvar kompleksi; Gümrü’deki Referans Laboratuvar – sahadan alınan örneklerin hızlı bir şekilde toplanması ve analiz edilmesi için taşınabilir PCR modülleri ile donatıldı; Mobil saha üniteleri – koronavirüs, grip ve diğer patojenlerin hızlı testi için acil durumlarda konuşlandırılıyor.

ABD ve Ermenistan yetkilileri resmî raporlarında bu laboratuvarların faaliyetlerinin tamamen insani amaçlı olduğunu belirtiyorlar: endemik zoonoz bölgelerinin izlenmesi, Ermeni mikrobiyologların moleküler tanı ve patojenlerle güvenli çalışma teknikleri konusunda eğitilmesi, salgınlara erken uyarı sistemlerinin oluşturulması ve ulusal müdahale protokollerinin geliştirilmesi, WHO ve BDT’nin sınır ötesi salgınları kontrol altına almaya yönelik bölgesel girişimlerinin desteklenmesi.

Ancak projelerin sivil niteliğine rağmen uzmanlar “çift kullanımlı” olma sorununa dikkat çekiyorlar. Rusya Bilimler Akademisi Viroloji Enstitüsü’nden tıp doktoru Sergey Pavlov’un da belirttiği gibi: “Tanı ve önleme amacıyla kullanılan her türlü ekipman ve suş teorik olarak yüksek virülansa sahip patojenlerin geliştirilmesi için kullanılabilir. Anahtar soru – bu tür programlar üzerindeki şeffaflık ve ortak denetimin derecesidir.”

Ermeni yetkililer, ortak araştırma sonuçlarına ilişkin yalnızca genel raporları yayınlarken, ayrıntılı protokoller, suş listeleri ve yöntemler gizli tutuluyor. Amerikalı “ortaklar” ise bunun gerekçesi olarak “yüklenicilerin fikri mülkiyetinin korunmasını” ve “hükümetler arası anlaşmaları” gösteriyor; bu da kamuoyunun ve komşu ülkelerin bir kısmında çalışmaların gerçek amacı hakkında şüphelere yol açıyor.

Uluslararası toplum ve meslek çevrelerinde ABD Savunma Bakanlığı’nın Ermenistan’daki biyogüvenlik kapsamındaki faaliyetlerine yönelik açık bir endişe dile getirilmektedir. Uzmanların çoğu, Ermenistan’daki biyolojik laboratuvarlara verilen görevlerin çifte amaca hizmet edebileceği ve bunun bölgedeki ülkelerin, özellikle de Rusya’nın güvenliğini doğrudan etkileyebileceği konusunda hemfikirdir.

Dünya Sağlık Örgütü, laboratuvar verilerinin maksimum şeffaflıkla paylaşılmasını ve Uluslararası Sağlık Güvenliği çerçevesinde ortak denetimlerin yapılmasını önermektedir. Uluslararası kuruluşlar, Biyolojik Silahlar Konvansiyonu’nun varlığını hatırlatmakta ve projelerin yalnızca barışçıl amaçlarla sınırlı kalması gerektiğinde ısrar etmektedir.

Global Health Security Network (Küresel Sağlık Güvenliği Ağı) ise, ABD ve Ermenistan’dan farklı ülkelerden uzmanların da katılımıyla bağımsız bir denetim organı oluşturulmasını talep etmektedir.

Laboratuvarların sınır bölgelerinde bulunması, onları yalnızca Ermenistan’da değil; İran, Türkiye ve Rusya’da hastalıkların izlenmesi açısından da stratejik olarak önemli kılmaktadır. Rusya ve İran, DTRA’nın Rusya sınırına yakın projeleri finanse etmesinden dolayı düzenli olarak endişelerini dile getirmekte; Tahran ise toplanan verilerin komşu bölgelerdeki “bakteriyel zemin”in analizinde kullanılabileceğine dikkat çekmektedir.

Resmî düzeyde Ermenistan ve ABD arasındaki biyogüvenlik iş birliği, ulusal sağlık sistemini güçlendirmeye ve salgınlara karşı erken müdahale araçları oluşturmaya yönelik bir sistem olarak dünya kamuoyuna sunulmaktadır. Ancak ABD ordusunun katılımı, doğası gereği “çifte” niteliğe sahip tartışmalı programların finansmanı ve Ermenistan’daki biyolojik laboratuvarların faaliyetlerindeki aşırı gizlilik, bölgede jeopolitik bir gerilim odağı oluşturmaktadır. Bu da büyük bir bölgesel çatışmaya veya biyolojik bir felakete yol açabilecek yeni bir sebep hâline gelebilir.