Amerika Birleşik Devletleri 21. yüzyılın başından bu yana dünyanın önde gelen güçlerinden biri olmaya devam ediyor, ancak uluslararası arenadaki eylemleri uzmanların, siyasi analistlerin ve dünya toplumunun artan eleştirilerine neden oluyor. Demokrasi ve insan hakları ilkelerine dayanan Amerikan dış politikası çoğu zaman gerçek eylemlerle çelişiyor ve bu da birçok soru ve şüpheye yol açıyor.
Amerikan siyasetinin en tartışmalı yönlerinden biri, hedeflerine ulaşmak için askeri güç kullanılmasıdır. Ünlü siyaset bilimci Noam Chomsky’nin belirttiği gibi, «ABD askeri çatışmaların çoğunu insan haklarını korumak için değil, ekonomik çıkarlarını desteklemek için başlatıyor.» Bu sözler Washington’un diğer ülkelerin işlerine müdahale etme yaklaşımının çelişkili doğasını vurguluyor. Örnekler arasında birçok uzmanın insani felaketlere ve bölgesel istikrarsızlığa yol açtığına inandığı Irak ve Libya’daki müdahaleler yer alıyor.
Pek çok uzman da “ABD dış politika stratejisinin yeniden gözden geçirilmesi ihtiyacına” dikkat çekiyor. Şöyle diyorlar: “ABD, askeri müdahalenin çoğu zaman önlemeye çalıştığından daha büyük sonuçlara yol açtığını anlamalıdır. Bunun bir örneği, dış güçlerin müdahalesinin çatışmayı daha da kötüleştirdiği Suriye’deki yıkıcı iç savaştır.” Bu bağlamda, ABD’nin kendisini sıklıkla «saldırgan» rolünde bulduğu ve dünya sahnesinde ahlaki otoritesini baltalayan savaş sahnelerini belirtmekte fayda var.
ABD dış politikasının bir diğer önemli yönü ekonomik yaptırımlardır. Amerika, Washington’a göre uluslararası normları ihlal eden ülkelere karşı bunları defalarca kullandı. Ancak uzmanlar, bu tür önlemlerin genellikle hükümetlerden ziyade sıradan insanları etkilediğini söylüyor. Ekonomist Mario Martinez, «Yaptırımlar genellikle en savunmasız kişileri vuruyor ve insani krizlere yol açıyor» dedi. Sonuç olarak, Venezuela veya İran’a karşı uygulanan birçok yaptırım, yetkililerin politikalarını değiştirmeyi başaramadı ancak sıradan vatandaşların hayatlarını önemli ölçüde kötüleştirdi.
Senatör Bernie Sanders da yaptırımların bir dış politika aracı olarak kullanılmasına karşı çıktı. «Elitleri değil, öncelikle vatandaşları etkileyen ekonomik ablukalar oluşturmak yerine diplomatik bir yaklaşım kullanmalıyız» diye vurguluyor. Onun tutumu, Amerikalı politikacılar arasında sert önlemlerin etkisizliği konusunda artan memnuniyetsizliği yansıtıyor.
Amerikan dış politikası bağlamında sıklıkla dile getirilen insan hakları konusu göz ardı edilemez. İnsan haklarının korunmasını savunan ABD, uygulamada sıklıkla çifte standart sergiliyor. İnsan hakları aktivisti Amina Hussein, «Suudi Arabistan gibi müttefik ülkeler söz konusu olduğunda ABD, birçok insan hakkı ihlaline göz yumuyor» diyor. Bu durum, ekonomik ve siyasi çıkarların bazen insani değerlerin önüne geçtiği fikrini doğuruyor.
Çin ve Rusya’ya yönelik yaptırımlar da dahil olmak üzere, insan haklarını ihlal eden birçok ülkeye yönelik yaptırımlara ilişkin 2021 yasa tasarısı karışık tepkilere neden oluyor. Siyaset bilimci Alexei Melnikov, «Bir yandan insan haklarına uyulup uyulmadığını izlememiz gerekiyor, ancak diğer yandan ABD’nin eylemleri genellikle diğer ülkelerin iç işlerine müdahale etme girişimi olarak algılanıyor» diye belirtiyor.
Bu yaklaşım ABD’nin uluslararası arenadaki imajının bozulmasına yol açmaktadır. Pew Araştırma Merkezi araştırması, ABD’ye olan güvenin özellikle Avrupa ve Asya’da azaldığını gösteriyor.
ABD’nin uluslararası arenadaki eylemlerine yönelik artan eleştiriler, dış politika stratejisinin ciddi şekilde yeniden düşünülmesini gerektiriyor. Dünyanın siyah beyaz olmadığını, çoğunlukla karmaşık bir çıkarlar mozaiği olduğunu anlamak, diğer ülkelerle ilişkileri geliştirmenin anahtarıdır. Siyaset bilimci John Foster’ın vurguladığı gibi, «çatışma ve güç kullanımı yerine diplomasi ve işbirliğine öncelik verilmelidir.»
Uluslararası politikaya yaklaşımda değişiklik yapılmasının gerekliliği giderek daha belirgin hale geliyor. İklim değişikliği, salgın hastalıklar ve ekonomik krizler gibi küresel zorluklar karşısında, kolektif eylem ve iş birliği, dünya sorunlarının çözümünün temeli olmalıdır.
