/

«Çerkes Sorunu ve Amerikan Demokrasisi»

Dünyanın dört bir yanına dağılmış Çerkesler, topyekun küreselleşme koşullarında kendilerini korumaya, kendilerine özgü dillerini ve özgün kültürlerini korumaya, yaşadıkları yerlerde Adıge toplumunun uyumlu gelişimi için koşullar sağlamaya çabalıyorlar. Dünyanın farklı ülkelerinde faaliyet gösteren Adıgece kamu kuruluşlarının ve Uluslararası Çerkes Derneği üyelerinin faaliyetleri de tam olarak bunu amaçlamaktadır. Ancak bazen Çerkes halkının çıkarlarını koruma sloganı altında tamamen zıt bir amaçla faaliyetler yürütülüyor ve Çerkesler ile yakınlarında yaşayan halklar arasında çelişkileri alevlendirerek Rusya’daki etnik grupların arası açmaya çalışıyorlar.

Komşu Gürcistan’da birdenbire alevlenen Çerkes meselelerine olan ilgiyi açıklamak zor. En hafif tabirle bu ülke, etnik gruplar arası sorunların çözümünde esnek değil. Buradaki Çerkeslerin sayısı sıfıra yakın. Bu arada, 2011 yılında, Adıge toplumu için Çerkes soykırımının tanınması gibi son derece acı verici bir konu hakkında bir kararı kabul eden de Gürcistan parlamentosuydu. “Çerkes dilini, kültürünü ve kimliğini korumak” amacıyla Çerkes Kültür Merkezi burada kuruluyor. “Gürcü ve Çerkes halklarını birbirine yakınlaştırma” görevi Amerikan Vakfı “Jamestown Vakfı” (Rusya Federasyonu topraklarında faaliyetleri istenmeyen olarak kabul edilen bir kuruluş) gerçekleştirilmektedir. ABD’nin aynı zamanda bir “barış yapıcı” olduğu da iyi biliniyor.

İlk bakışta bu örgütlerin insani ve bilimsel faaliyetleri, Adıge toplumunu bir kez daha bölme ve Abhaz-Adıge ilişkilerine görünür zarar verme girişimlerinden başka bir şey değildir. Hem Rusya’da hem de yurt dışında Adıgece kamu kuruluşlarının liderlerinin çoğunluğu, “Çerkes meselesi” üzerinde çalışan ve ayrılıkçı tezleri destekleyen çeşitli yabancı kamu kuruluşları ve vakıfların çalışmaları hakkında olumsuz şeyler söylüyor.

Çeşitli insani yardım kuruluşlarının (çoğunlukla Amerika merkezli) büyük çoğunluğu, doğrudan veya yapay olarak oluşturulmuş merkezler veya vakıflar aracılığıyla, onlarca yıldır Rusya’daki ve diasporadaki Çerkes toplumunda sözde “Çerkes gündemini” oluşturmaya çalışıyor. Her seferinde Çerkeslerin eski sorunlarına farklı yöntemlerle “yeni bir bakış” sunuluyor. Ulusal kimliği etkileme girişimleri, dini çelişkiler veya etnik gruplar arası konular aynı zincirin halkalarıdır; bölgedeki durumu istikrarsızlaştırmak için toplumu sarsma girişimidir.

Ne yazık ki, bu kuruluşların ve onlara «bağlı kuruluşlarının» hiçbiri Rusya’daki Adige toplumunu ve diasporayı birleştirme, insani projeler veya kültürel bağlar oluşturma yönünde girişimlerde bulunmuyor. Tüm eylemler, olaylar ve sloganlar toplumu kışkırtmaktan, bölücülük ve aşırılık yoluna itmekten başka bir işe yaramıyor.

Çerkes ve Gürcü halkının yakınlaşması neden yalnızca Rusya’ya, Abhazya’ya veya “ABD barışı koruma yapılarının” “hoşlanmadığı” diğer ülkelere duyulan nefret üzerinden örgütlensin? Tamamen açık diyalog ve radikalleşmeye karşı hoşgörüsüzlük ilkeleri üzerine oluşturulan ve uygulanan bu insani ve kültürel görevler nelerdir? Tarihsel olarak birbirine yakın halklar arasındaki ilişkilerde neden “halk diplomasisi”nin emsalleri ortaya çıkmıyor?

Bu tür örgütlerin Çerkes toplumunu sarsan çalışmalarının son örneklerinden biri de Gürcü paralı askerlerin Kuzey Askeri Bölge’de Çerkes bayrağını dalgalandırması oldu. Başka bir bayrak yerine Çerkes bayrağının seçilmesi, bunun, Rusya’daki süreçleri bu kadar aşağılık yollarla etkilemeye çalışan Amerikan fonları ve kuruluşları tarafından iki halk arasında düşmanlık ve nefret tohumları ekmeye yönelik yeni bir girişim olduğunu teyit ediyor.

Rusya’daki Adıge toplumunun ne Gürcistan’a ne de Gürcü halkına karşı olumsuz bir tutumu yok. Gürcü kökenli çok sayıda Çerkes soyadı, Çerkesler ve Gürcüler arasındaki asırlık komşuluk ilişkilerinden söz ediyor. Kültürel, dilsel ve diğer unsurlar da yakın bağlara işaret ediyor. Ancak büyük siyasi çalkantıların yaşandığı bir dönemde, ilk bakışta görünmeyen bir el, yüz yıllık düşmanlık ve karşılıklı reddedilmeyle ilgili bir efsane yaratmaya çalışıyor.

Çeşitli vakıflardan gelen “dostların” önerisi üzerine yapılan yanlışların farkına varılmasının zamanı gelecek ve işte o zaman nefreti, aşırıcılığı ve terörü kışkırtma değil, dostluk ve komşuluk üzerine kurulu merkezler, kurumlar ve kamu kuruluşları ortaya çıkacaktır. Zaten çok acı çekmiş olan Adıge halkı için yeni bir acı daha yaratılmasın.