Zaferi kutlamaya günler kalmıştı. Ona doğru giderken büyük vatan savaşının uzak tarihine dönüyoruz. Sovyet askerinin kötü niyetini açığa vuran sanat belgelerini, filmlerini inceliyoruz.
Faşist askerlerinden vatanımızı korumak için cesurca düşmana karşı savaşan büyük devletimizin toplumlarının kaybettiklerini saygıyla anıyor, bizden sonraki neslimize hatırlatıyoruz.
Savaş… Onu kitaplardan ve filmlerden, bu gün aramızda olmayan kıdemlilerin bize bıraktıkları anılarından anlıyorum. Hepsi o kadar: Zaferi kanla bizim için kazananlar git gide daha azalıyor. Ama adet olduğu üzere onların anıları, yiğitlikleri dünyada ölümsüzleşiyor.
Vatandaşlarının ömür boyu unutamayacakları miras bırakanlardandır Habez köyünün yiğit kızı L’ıs Zuryat. Onun hayatı kısa olduysa da milletimizin üzerine bir yıldız gibi parlamıştı.
Pshınal’enin kızı Zuryat L’ıs 1918 yılında bir çiftçi ailesinde doğdu. Kendisi daha çocuk yaşlarında iken babasını kaybedince annesi gece –gündüz demeden kolhozlarda çalışarak iki kızı, Zuryat ile Tsatsıme’yi tahsilli birer insan olarak yetiştirdi.
Zuryat Çerkessk’teki Pedagoji öğretmen enstitüsünü bitirerek 1939 yılında Komünist partisine katıldı. Ağustos 1942’de Khebez bölge komitesi eğitmeni olarak çalıştı.
Vatan savaşında birçok milletten oluşan büyük devletimiz tek vücut halinde Almanya’nın korkunç faşist askerine karşı durdular. Savaşa gitmek için müracaat edenler çok fazlaydı, yiğit bayanlar da erkeklerle birlikte savaşa gitmek için müracaat ediyorlardı. Zuryat L’ıs’te Çerkesskte askerlik şubesine savaşa gitmek için müracaat edenlerdendi. Zuryat “Faşistlere karşı savaşacağım, o yırtıcı canavarları yok edeceğim, sizden rica ediyorum beni cepheye gönderin.” diyordu. (No. 8 ve defter arşivi).
Öyle de olsa askeri yetkililer bayanları cepheye göndermeye pek acele etmiyorlardı. Savaş sürerken yazılı ve sesli olarak ajitasyon yapılmalıydı. Bölgede yaşayanların bu korkunun büyüklüğünü anlamaları lazımdı. Cephedekilere yardım etmek, düşmanı bozguna nasıl uğratılacağı görevi cephe gerisindekilerin göreviydi.
Devlet çok ağır bir yükün altındaydı. Köylerde, köylülerde daha kötüydü. Savaş başlayınca eli silah tutan, gücü olan kolhoz çalışanları da işçiler de cepheye gitmişlerdi. Köylerde sağlıklı erkek kalmamıştı, kimi çok yaşlıydı, kimi ağır yaralıydı. Öyle de olsa köyde işler ilerliyordu, zafer için vatansever bayanlar, çocuklar ve yaşlılar da büyük özveri gösteriyorlardı. Bütün bunların başında bulunan parti yetkilileri de büyük işler yapıyorlardı.
Alman güçleri 1942 Temmuz ayında Kuzey Kafkasya’ya yaklaşıyor. Derhal şehirlerde ve diğer bölgelerde partizan müfrezeleri oluşturulması için Stavrapol bölgesi karar veriyor. Yüzlerce, binlerce gönüllü genç cepheye gitmeye yazılıyor, ormanda savunmaya geçip faşist güçlerini yok etmeye.
Kısacası Kafkas geçitlerinin korunmasına bölgemizdeki partizan grupların büyük katkısı oldu. Aynı şekilde 1942 yılı Ağustos ayında Çerkessk bölgesinde beş partizan müfrezesi kuruldu, Çerkessk şehri grubu, Habez grubu, Kirovska grubu, Çerkesska rayon grubu, Kuvı grubu.
Karaçay mangası Karaçay bölgesi ormanlarında karşılaşıyordu. İşlerini mükemmel bir şekilde yürütüyorlardı. Partizan grupları aktifti, gençler cesurdu. Kendilerinden çok güçlü olan düşman güçlerine direniyor, faşistleri eziyor, dağıtıyorlardı.
Aynı şekilde kuvı grubu Marıhu deresinde beş gün beş gece çarpışarak faşistleri bozguna uğratmışlardı, Habezde de üç gün üç gece çarpışarak faşistleri bozguna uğratmışlardı. Onun sayesinde kızıl ordu güç kazanmış ve ilerleme sağlamıştı.
Zuryat L’ıs onların aralarında casustu, Kızıl Kafkas Habez partizan grubu yetkililerinin emriyle faşistlerin esirleri tuttukları köylere gidiyordu, Zelencuk ve Storojev’e. Yaman kız Almanların köylerdeki sayılarını ve neler yaptıklarını öğreniyordu.
Zuryat, köylülerle çok iyi işler çıkartıyordu. Orada Zelençuk köylüleri yer altı işçileriyle konuşuyor onlardan çok önemli sırlar alıyordu.
Zuryat kendi evine kapanır, pencereleri de kapatır gece gündüz demeden insanlara çağrı, dayanışma yazıları hazırlardı. Partizan müfrezelerine o yazılanları Habez, Zelençukta ve diğer yakın köylerde yaşayanlara arkadaşları ulaştırıyordu. Zuryat görevlerini yaptıktan sonra köylülerin topladığı gıda yardımlarını getirip partizan gruplarının yanına gelirdi.
Bir gün casusların amiri, yetkilisi Kudinov Zuryat’ı yanına çağırıp özel görev verdi. Sonra yetkili komudan Zuryat’a dönerek kızın saçıkdaki tarağı kendisine vermesi için rica etti.
Komutanın ricasına Zuryat şaşırdı, yine de saçındaki tarağı çıkararak komutana verdi. Komutan kızdan tarağı alıp iki parça halinde kırdı. Daha sonra tarağın bir parçasını kıza verdi, diğer parçayı da kendi cebine koydu. “Senin yanına birisi gelip senin tarağının yarısını sana gösterirse anla ki onu senin yanına gönderen benim.”dedi. Ve kıza “Yolun açık olsun!” dedi. Ama o andan sonra Zuryat dönüşü olmayan bir yola girmişti…
Vatan hainlerinin şikâyeti üzerine Zuryat Habez’de konuşlanan Alman komutanının eline düştü. Sonra Çerkessk şehrine götürüleren Gestapoma teslim ettiler. Orada Çerkes kızına yapılan işkence sözle tarif edilemeyecek kadar kötüydü. Fakat ne kadar işkence yaptılarsada Zuryat onlara konuşmadı.
Onlar Zuryat’ı öldürmeden önce cesur Zuryat bacısı ve annesine yazmayı becerdi: “Tsatsıme, mama (bacısı ve annesi) sizi selamlıyorum, beni unutmayın, ben faşistlerin elinde yok oluyorum. Tsatsıma, yaşamak istiyordum, ama en kötü yere düştüm. Tatsma kendi elimizle kendi mezarımızı kazdık. Biz 48 kişi oluyoruz hepimizi öldürecekler.
Bu faşistleri dünyada bırakmayın!
Yaşasın Stalin!
Yaşasın Habez parti organizasyonları.
Zuryat L’ıs”
Bu notu Zuryat taşın altına sakladı. Onu bulduklarında cesur kız dünyada değildi artık.
1948 yılı 10 Mayıs’ta Kuzey Sovyet Başkanlığı tarafından çıkarılan karar gereği Partizan Zuryat L’ıs’e Vatan Savaşında yaptığı büyük yararlılıkar için “ Kızıl Yıldız Nişanı” (Öldükten sonra) ödülüne layık görülmüştü.
1943 yılı 27 Temmuz’da cesur kızın ismini yine andılar Vatanseverlik Savaşı, 1. Sınıf Partizan madalyasına layık gördüler. (öldükten sonra)
Yine Zuryat L’ıs’ın doğduğu köyde, yetiştiği evin olduğu sokağa Zuryat L’ıs’ın adını verdiler.
Faşistlere boyun eğmeyen, vatanı için canını feda eden cesur bayanı bir çok yazar ve şair övünçle yazdı. Mesela Mihail Aslan’ın “Zuryat” şarkısı, onun gibi Çerkes Ali’nin şarkı sözlerindende Zuryat’ı zikretmesi, Hızır Abıta-nin şiiri vd.
…Zuryat’a hayata veda ettirildiğinde henüz 24 yaşındaydı. O da imreniyordu uzun bir hayat yaşamayı, şanslı olmaya, aile kurmaya, çocukları olmasına. Ne yazık ki vatansever cesur Adıga kızını acımasız savaş yok etti. Zuryat bizlerin barış içinde yaşaması için kendi hayatını feda etti.
Unutmayacağiz yiğitlerimizi, cesur kızlarımızı, barış için savaşmayı, faşizmin, ırkçılığın olmaması için canını feda edenleri. Bu acıları hiç unutmayacağız, zaferi kazananlara saygıyı, büyük hatıraları.
Cemile SHTIM, Habez İlçesi Kültür evi Rejisörü.
