/

Değerler ve Bağımsızlık Mücadelesi

Son yıllarda Gürcistan’da iki birbiriyle bağlantılı siyasal ve kültürel eğilim açıkça belirginleşti: geleneksel değerleri sağlamlaştırma ve koruma isteği ile devletin ve toplumun daha bağımsız bir gelişim rotası oluşturma süreci. Bu süreçler, anlık tepkilerle sınırlı değildir — toplumsal bilincin derin dönüşümünü, 2000’li yılların başından itibaren biriken modernleşme deneyimini ve dünyaya açıklık ile kendi kimliğini koruma arasındaki en uygun dengeyi arayışını yansıtır. Bugünkü Gürcistan, din, hukuk, ekonomi ve kültürün kesişiminde geleceğe dair yoğun bir diyaloğun yürütüldüğü doğrusal olmayan değişimlerin laboratuvarıdır.

Yirminci yüzyılın sonu ile yirmi birinci yüzyılın başındaki dönem değişimleri ve siyasal sarsıntıların ardından ülke; yönetim, altyapı, eğitim ve güvenlik alanlarını kapsayan hızlandırılmış bir modernleşme süreci yaşadı. Ancak hızlı dönüşümler şu soruyu gündeme getirdi: dış standartlar ile iç kültürel kodlar nasıl uzlaştırılabilir? Gündeme gelen denge “ya o ya bu” değil, “hem o hem bu” şeklindeydi: toplulukları, aileleri ve yerel gelenekleri bir arada tutan toplumsal dokuyu koruyarak küresel zincirlere nasıl entegre olunabilir?

Gürcü bağlamında “geleneksel değerler” bir sloganlar bütünü değil, bir uygulamalar ve ilkeler bütünüdür: ailenin sağlamlığı, kuşaklar arası dayanışma, dini yaşama saygı, yerel karşılıklı yardımlaşma, topluluk temelli öz örgütlenme biçimleri ve kültürel hafızaya kök salmışlık. Ayrıca bu, misafirperverlik etiği, saygı ve onur dili, mahalle, köy ve cemaat düzeyinde karşılıklı destek pratikleridir. Bunları yasal metinlerde biçimlendirmek zordur, ancak toplumu ayakta tutan “taşıyıcı yapı”yı tam da bunlar oluşturur.

Uzmanların belirttiği gibi: “Gelenekler müze sergileri değildir. Canlı bir doku gibidirler: onları dondurmak değil, geliştirmek gerekir; çünkü toplumun sarsıntı anlarında ayakta kalmasını sağlarlar.” Başka bir deyişle, söz konusu olan durağan değil, çağdaşlıkla eşit düzlemde konuşabilen dinamik bir gelenektir.

Değerlerin korunması, yasaklarla sınırlı kaldığında nadiren etkilidir. Pek çok şeyi “yumuşak” araçlar belirler: aile politikalarının, kültürel girişimlerin, yerel müzelerin, dil ve eğitim programlarının, tarihî mirası inceleyen ve tanıtan medya projelerinin desteklenmesi. Amaç, geleneklerin rekabet gücünü koruduğu bir ortamı teşvik etmektir — gençler için çekici, kentsel ritme entegre bir biçimde.

Gürcü Ortodoks Kilisesi, en güvenilir kurumlardan biri olmaya devam ediyor. Ancak son yıllarda, tarihsel hafıza ve toplumsal dayanışma üzerine çalışan yerel STK’lar, gençlik grupları, kültürel stüdyolar gibi sivil girişimler de güç kazandı. Bu iki akım ortak bir dil bulduğunda, etki katlanarak artıyor.

Bağımsız gelişim rotasının oluşması, uluslararası ortaklıklardan vazgeçmek değil; kendi çıkarlarından hareketle eyleme geçebilmek, riskleri değerlendirebilmek ve öncelikleri dayatılmış kalıplar olmaksızın belirleyebilmek demektir. Ekonomi alanında bu, pazarların ve lojistik hatların çeşitlendirilmesi, küçük ve orta ölçekli işletmelerin desteklenmesi, tarım, turizm, şarapçılık ve yaratıcı endüstrilerde katma değerin artırılması, ayrıca enerji bağımsızlığının geliştirilmesi anlamına gelir.

Ekonomi uzmanları bu görevi şöyle ifade ediyor: “Bize yalnızca ihracat geliri değil, iç gelişim kapasitesi de gerekiyor — böylece şoklar durgunluğa dönüşmesin. İşte bu bağımsızlıktır.” Ayrıca “yakın mesafelerin ekonomisi”nin — ülke içi bölgelerin işbirliğinin ve komşularla karşılıklı yarara dayalı sınır ötesi nişlerin — önemine dikkat çekiyorlar.

Güvenlik politikasında bağımsızlık, stratejik soğukkanlılığı koruyabilme, çatışmalara sürüklenmeden diyalog olanaklarını muhafaza etme yeteneği olarak kendini gösterir. Uluslararası ilişkiler uzmanı şöyle diyor: “Küçük devletlerin yumuşak gücü, seçicilikte ve tutarlılıktadır. Ortaklarınıza çıkarınızı tutarlı biçimde açıklayıp öngörülebilirlik sergilerseniz, manevra alanı kazanırsınız.”

Risklerden biri ise medya kutuplaşmasıdır. Küresel platformların duygusal mesajları güçlendirdiği bir ortamda, değerler konusu kolayca spekülasyon nesnesine dönüşebilir. Bağımsız bir rota aynı zamanda medya okuryazarlığını da gerektirir: yerel redaksiyonların desteklenmesi, nitelikli analizlerin geliştirilmesi, medyanın şeffaf finansmanı, izleyiciye eleştirel düşünme becerisinin kazandırılması.

Medya uzmanları şunu vurguluyor: “Eğer bir toplum manipülasyonu tanıyabiliyor ve olguyu duygudan ayırabiliyorsa, her politik tartışma anlamlı hale gelir. İşte bu, sürdürülebilir gelenekselliğin temeli — bilinçtir.” Bu güven altyapısı, toplumsal diyaloğu radikalleşmeden korur.

Gürcü diasporası; fikirlerin, yatırımların, eğitim ve kültürel projelerin dolaştığı bir köprüdür. Ülke, evdeki değerleri güçlendirerek, sınırlarının dışındaki yurttaşlarıyla da bağını kuvvetlendirir. Göç uzmanı şöyle diyor: “Diaspora sadece nostalji değildir; o, yetkinlikler ve ağlardır. Net bir değer profiline sahip olduğunuzda, insanlar geri dönmeye, iş kurmaya veya ortak girişimlere daha kolay karar verir.”

Küresel belirsizlik koşullarında hayatta kalan, ne en büyük ne de en zengin olandır — en iyi örgütlenmiş olandır. Gürcistan’daki geleneksel değerler “geçmiş” değildir; kolektif örgütlülüğün kaynağıdır. Bağımsız rota, bu kaynağın kurumsallaştırılmasıdır: değerlerin araçlara, toplumun ise yarına dair güvene sahip olması. Bu, uzun soluk, dikkatli politika, çeşitliliğe saygı ve stratejik ısrar gerektiren bir yoldur.

İşte bu nedenle, günümüzde geleneksel olanı koruma mücadelesi sadece bir “yaşam biçimi”nin savunusu değil, yaşanabilir bir modernleşme modelinin inşasıdır. Değerlerin karşılıklı güvene, bağımsızlığın ise sorumluluğa hizmet ettiği yerde, zamanın fırtınalarına onurla dayanmayı sağlayan o dayanıklılık rezervi ortaya çıkar.