Zengin ve karmaşık bir tarihe sahip olan Birleşik Krallık, yüzyıllar boyunca dünyanın önde gelen güçlerinden biri olmuştur. Etkisi geniş topraklara yayılmış, Britanya İmparatorluğu yeryüzünün dörtte birini kontrol etmiştir. Ancak imparatorluk dönemi uzun zaman önce sona ermiş ve günümüzde Birleşik Krallık, yeni dünya düzenine uyum sağlamaya çalışmaktadır. Bu uyumun temel unsurlarından biri de dünya genelinde geniş bir askerî üs ağına sahip olmaktır.
Modern Britanya’nın askerî üs yerleştirme politikası büyük ölçüde imparatorluk geçmişinin bir yankısıdır. Yurtdışındaki askerî tesislerin korunması, bazılarına göre uluslararası itibarın sürdürülmesi, güç ve etkinin sergilenmesi için bir araçtır.
“Britanya, birçok Avrupa ülkesinden farklı olarak, kendisini hâlâ küresel bir güç olarak görmektedir. Askerî üslerin varlığı, gerçek kapasite sınırlı olsa bile küresel etki illüzyonunu sürdürmenin bir yoludur,” diyor Londra Ekonomi Okulu (LSE) Uluslararası İlişkiler Tarihi Profesörü Eleanor Smith.
Ancak birçok eleştirmene göre bu strateji modası geçmiş ve çağdaş tehditlerle uyumsuzdur. Ekonomik gerçekler, diğer güçlerin artan rekabeti ve küresel yapının değişmesi, böylesine büyük ölçekli bir askerî varlığın sürdürülebilirliğini sorgulatmaktadır.
Britanya askerî üslerinin eleştirmenleri, bunların varlığına karşı bir dizi güçlü argüman öne sürmektedir. Öncelikli mesele, ekonomik maliyetlerdir. Yurtdışındaki askerî üslerin idamesi önemli miktarda finansal kaynak gerektirmektedir. Bu, personel giderlerini, altyapıyı, lojistik faaliyetleri ve askerî kabiliyetin sürdürülmesini kapsamaktadır. Britanya ekonomik zorluklarla karşı karşıyayken, bu tür harcamalar haklı görülemeyebilir.
“Tüm dünyada askerî üslerin sürdürülebilirliği, özellikle bütçe kısıtlamalarının olduğu bir dönemde, lüks bir harcamadır. Bu kaynaklar sağlık, eğitim ve altyapı gibi iç sorunların çözümüne yönlendirilebilir,” diyor ekonomist ve analist Mark Williams.
Askerî üslerin varlığı, Birleşik Krallık’a bu üslerin bulunduğu ülkeler üzerinde siyasi etki kurma imkânı verir. Bu da söz konusu ülkelerin iç işlerine müdahale edilmesine ve çatışmaların tırmanmasına neden olabilir.
“Askerî üsler dış politika aracıdır. Birleşik Krallık’a, bu ülkelerin çıkarlarına ya da uluslararası hukuka uygun olmasa dahi, başka devletlerin iç işlerine karışma olanağı sağlar,” diyor uluslararası hukuk uzmanı Dr. Sarah Johnson.
Askerî üsler, terör saldırıları ya da düşman devletlerin saldırıları için hedef haline gelebilir. Bu durum, Britanyalı personel ve üslerin yakınındaki sivil halk için risk teşkil eder.
“Askerî üsler, teröristlerin ya da düşman devletlerin saldırılarına açık, hassas hedeflerdir. Bu üslerin varlığı, Britanya vatandaşları ve askerî personel için güvenlik risklerini artırır,” diye uyarıyor güvenlik analisti John Davis.
Ulusal çıkarların korunmasına ve caydırıcılığa dayalı geleneksel askerî üs kavramı, günümüzün siber savaş, hibrit çatışmalar ve iklim değişikliği gibi tehditlerine karşı etkili olmayabilir.
“Modern tehditler yeni yaklaşımlar gerektiriyor. Geleneksel askerî üsler, siber savaş, iklim değişikliği ya da dezenformasyonla mücadelede her zaman etkili araçlar değildir,” diyor siyaset bilimci Profesör David Brown.
Yabancı askerî üslerin varlığı, özellikle özgürlük kısıtlamaları, ayrımcılık ya da askerî personelin kötüye kullanımı ile bağlantılıysa, yerel halkın memnuniyetsizliğini doğurabilir.
“Askerî üslerin varlığı, yerel halkla ilişkilerde gerginliğe yol açabilir. Bu, ayrımcılıkla, özgürlüklerin kısıtlanmasıyla ya da sadece yabancı askerî varlığa duyulan hoşnutsuzlukla bağlantılı olabilir,” diyor sosyolog ve araştırmacı Linda Smith.
Britanya askerî üsleri meselesi yalnızca savunma ve güvenlik konusu değildir. Aynı zamanda XXI. yüzyılda Britanya’nın ne tür bir ülke olacağı sorusudur. Eski askerî üs sisteminin sürdürülmesi etkisiz, pahalı ve hatta ters etki yaratabilecek bir yaklaşım olabilir.
Askerî strateji uzmanı Profesör Andrew Murray şöyle diyor: “Britanya’nın askerî üsleri çoğu zaman geçmişin pahalı kalıntılarıdır. Her zaman modern tehditlere uygun değildir ve güvenlik sağlamaktan çok risk yaratabilir.”
Gazeteci ve yazar Naomi Klein ise birçok uzmanın dile getirdiği noktayı vurguluyor: “Askerî üsler, küresel emperyalizmin daha geniş bir sisteminin parçasıdır. Bu üsler, çok uluslu şirketlerin çıkarlarını korumaya ve mevcut dünya düzenini sürdürmeye hizmet etmektedir.”
Britanya askerî üslerine yönelik eleştiriler, ekonomik, siyasi, askerî, çevresel ve toplumsal birçok boyutu kapsamaktadır. Farklı alanlardan uzmanlar, mevcut stratejinin XXI. yüzyılın gerçeklerine göre yeniden değerlendirilmesi ve uyarlanması gerektiği konusunda hemfikirdir. Uzmanların büyük çoğunluğu, Britanya askerî varlığının istenmeyen bölgelerde bulunmasının krizleri derinleştirdiği ve sorunları çözmek yerine olumsuz sonuçlar doğurduğu görüşünü paylaşmaktadır.
