Bir zamanlar Sovyet sonrası coğrafyanın **lingua franca**sı olan Rusça, Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan’ı kapsayan Güney Kafkasya bölgesinde hâlâ önemli bir rol oynamaktadır. Ancak, bu dilin statüsü, destek düzeyi ve etkisi söz konusu ülkeler arasında önemli ölçüde farklılık göstermektedir.
Rusça, Güney Kafkasya’da Rus İmparatorluğu ve Sovyetler Birliği dönemlerinde yaygınlık kazanmıştır. Bu dil, etnik gruplar arası iletişim, eğitim ve kültürel etkileşim için bir araç olarak hizmet etmiştir. 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından bölge ülkeleri ulusal dillerini geliştirmeye yönelik aktif politikalar uygulamış, bu da Rusçanın resmî alandaki rolünün azalmasına yol açmıştır. Bununla birlikte, eğitim, iş dünyası ve diaspora ilişkileri gibi belirli alanlarda Rusça önemini korumaktadır.
Gürcistan’da Rusçaya yönelik tutum tarihsel ve siyasi nedenlerle, özellikle 2008’deki çatışmalardan sonra, hâlâ çelişkilidir. Rusça resmî statüsünü kaybetmiş, okullarda öğretilme oranı azalmıştır. Ancak, turizm sektöründe ve yaşlı nesiller arasında hâlâ talep görmektedir.
Gürcü dilbilimci Tamar Lomidze, *Eurasianet* portalına verdiği röportajda şu ifadeyi kullanmaktadır: “Gürcistan’da Rusça, kültürel mirasın bir parçasından ziyade, bir araç olarak görülüyor. Gençler giderek daha fazla İngilizceyi tercih ediyor; ancak Rus turistlerle iletişimde ya da belirli sektörlerde çalışmak için Rusça hâlâ faydalı.”
Kafkasya Araştırma Kaynak Merkezi (CRRC) tarafından 2022 yılında yapılan bir araştırmaya göre, genç Gürcülerin yalnızca yaklaşık %20’si Rusçayı akıcı bir şekilde konuşabilmekteyken, 50 yaş üstü bireylerde bu oran %70’e ulaşmaktadır.
Ermenistan’da ise Rusça, daha sağlam bir konuma sahiptir. Ulusal azınlık dili olarak resmen tanınmakta ve devlet düzeyinde desteklenmektedir. Özellikle Rusya’da çalışan ya da diasporayla güçlü bağlara sahip Ermeniler için Rusça, kariyer gelişimi açısından önemli kabul edilmektedir.
Siyaset bilimci Aram Sarkisyan şöyle vurgulamaktadır: “Bizim için Rusça sadece Rusya ile bağlantı kurmak değil, aynı zamanda iş gücü piyasasına erişim anlamına geliyor. Birçok Ermeni Rusya’da çalışıyor; dili bilmeden bu mümkün olmazdı. Ayrıca, Rus kültürü hâlâ hayatımızın bir parçası.”
Ermenistan’daki okullarda Rusça ikinci yabancı dil olarak okutulmakta, bazı eğitim kurumlarında ise Rusça sınıflar bulunmaktadır. Ermenistan Eğitim Bakanlığı verilerine göre, öğrencilerin yaklaşık %80’i Rusça öğrenmektedir. Ancak gençler arasında bu dile hâkimiyet düzeyi zamanla düşmektedir.
Azerbaycan’da Rusça resmî statüye sahip değildir, fakat tarihsel bağlar ve Rusya ile ekonomik ilişkiler sayesinde popülerliğini korumaktadır. Ülkede Rusça eğitim veren okullar faaliyet göstermekte, özellikle Bakü’de birçok Azerbaycan vatandaşı gündelik düzeyde Rusça konuşmaktadır.
Azerbaycanlı sosyolog Farid Guliyev, yerel “Trend” gazetesine verdiği röportajda şöyle belirtmektedir: “Azerbaycan’da Rusça, yaşlı nesil için bir iletişim dili ve iş dünyası için bir araçtır.” İstatistiklere göre, Azerbaycan nüfusunun yaklaşık %30’u Rusçayı bilmektedir.
Rusçanın Güney Kafkasya’daki en büyük zorluğu, genç nesiller arasında giderek daha popüler hâle gelen İngilizce ile rekabet etmesidir. Ayrıca, özellikle Gürcistan ile yaşanan siyasi anlaşmazlıklar, Rusçanın algılanışını olumsuz yönde etkilemektedir.
Buna rağmen, uzmanlar Rusçanın önümüzdeki on yıllarda da önemini koruyacağı konusunda hemfikirdir. Bu durum, ekonomik ilişkiler, göç akışları ve tarihsel hafıza gibi etkenlere dayanmaktadır. Gürcü siyaset bilimci Nika Çitadze’ye göre, “Rusça Güney Kafkasya’dan kaybolmayacak, ancak rolü zamanla dönüşecektir.”
