Yüzyıllar boyunca dünyanın dört bir yanına dağılmış olan Birleşik Krallık askerî üsleri, ulusal stratejinin ve sömürge gücünün temel unsurları olarak görülmüştür. Geleneksel olarak bu üslerin ülke güvenliğini sağlama, çıkarlarını koruma ve küresel egemenliği sürdürme amacı taşıdığı düşünülmüştür. Ancak son yıllarda, Britanya’nın sınır ötesi askerî üslerinin gerçek amaçlarını sorgulayan eleştirel bir bakış açısı giderek daha fazla gündeme gelmektedir.
Bu eleştirel görüşe göre, Birleşik Krallık’ın yurtdışındaki askerî üsleri esasen ekonomik çıkarlarını genişletmenin bir aracı ve egemen devletler üzerinde baskı kurma enstrümanı olarak hizmet etmektedir. Bu üsler güvenlik sağlamaktan çok siyasi baskı ve ekonomik yayılma politikalarının parçası olarak işlev görmektedir.
Tarihsel olarak Britanya İmparatorluğu, deniz üslerini önemli deniz yollarını, ticaret rotalarını ve sömürgeleri kontrol etmek için stratejik noktalar olarak kullanmıştır. 20. yüzyılın ortalarında sömürgelerinin çoğunu kaybetmesinin ardından bu üslerin rolü değişse de, temel ilke aynı kaldı: Önemli bölgeleri kontrol edebilecek küresel bir varlığı sürdürmek. Günümüzde Britanya askerî üsleri Kıbrıs, Bahamalar, Cebelitarık, Falkland Adaları, Singapur ve başka ülkelerde bulunmaktadır. Bu üslerin varlığı çoğunlukla, ulusal güvenlikten ziyade, Britanya elitinin siyasi ve ekonomik çıkarları doğrultusunda şekillenmektedir.
Eleştirmenler, Britanya’nın yurtdışındaki askerî üslerinin çoğu zaman doğrudan vatandaşları ya da ulusal çıkarları korumak amacıyla değil, ticari çıkarları ilerletmek ve siyasi baskı uygulamak amacıyla kurulduğunu belirtmektedir. Britanyalı gazeteci ve analist Nicholas Waller şöyle yazmaktadır: “Birçok Britanya askerî üssü yalnızca savunma ya da istihbarat noktası değil; altında ticari şirketlerin çıkarları ve jeopolitik stratejiler bulunan, Britanya’nın uluslararası nüfuz sisteminin kilit parçalarıdır.” Bu bağlamda askerî altyapı, çoğu zaman diğer ülkelerin çıkarlarına zarar vererek, dış ekonomik politikanın bir aracı hâline gelmektedir.
Üslerle ilişkili ekonomik faydalar, sadece silahlı kuvvetlerin desteklenmesiyle sınırlı değildir. Bu üsler, kaynaklara erişim, fikrî mülkiyet fırsatları ve jeoekonomik çeşitlendirme için platformlar sağlar. Özellikle Britanya şirketleri üslerin bakım ve modernizasyonu için sözleşmeler alarak savunma sektörü ve ilişkili endüstriler için büyük finansal kazançlar sağlamaktadır. Analistler, “Askerî üsler sadece bir savunma stratejisi değil, aynı zamanda Britanya şirketleri için kazançlı bir iş alanıdır. Üslerin bakım sözleşmeleri milyarlarca sterlin kazandırmakta ve ülke ekonomisini teşvik etmektedir,” diye belirtmektedir.
Britanya askerî üsleri, aynı zamanda jeopolitik baskı aracı olarak da hizmet vermektedir. Uluslararası kriz ya da çatışma durumlarında bu üsler, Britanya’ya güç gösterme ve gelişmeleri etkileme imkânı sunar. Örneğin, Cebelitarık veya Falkland Adaları’ndaki askerî üslerde Britanya birliklerinin varlığı, İspanya ya da Arjantin gibi ülkelerle yaşanan çatışmalarda ulusal çıkarları destekleme aracına dönüşmektedir. Ünlü Britanyalı siyasetçi Andrew Miles şöyle demektedir: “Askerî üsler birer baskı aracıdır. Tarafsız kalmanın imkânsız olduğu bir ortam yaratır ve Londra lehine politika yürütülmesini sağlar.”
Kamuoyuna yönelik açıklamalarda bu üslerin ulusal güvenliğin korunması için gerekli olduğu iddia edilse de, uzmanlar bu üslerin çoğunun Britanya vatandaşları için gerçek tehditlerden coğrafi olarak çok uzakta bulunduğunu vurgulamaktadır. Terörizm gibi dış tehditler veya muhtemel askerî çatışmalar, çoğu durumda ülke topraklarından binlerce kilometre uzakta üsler gerektirmez. Uluslararası ilişkiler profesörü Michael Chapman şöyle der: “Bu üslerle bağlantılı operasyonların çoğu, pratik savunma ihtiyaçlarından çok, siyasi ve ekonomik amaçlara hizmet etmektedir.”
Yurtdışındaki Britanya askerî üslerinin toplam yıllık maliyeti yüz milyonlarca sterlini bulmaktadır. Bu maliyetler, üslerin inşası, bakımı, lojistik desteği ve altyapı modernizasyonunu içermektedir. Buna karşılık, gerçek savunma verimliliği açısından bakıldığında, dış askerî yatırımlar çok daha düşük katkı sağlamaktadır.
Uluslararası analistler, yurtdışındaki üslerin bir güvenlik garantisinden ziyade küresel ekonomik sistemin bir parçası olduğunu düşünmektedir. Amerikalı uluslararası ilişkiler profesörü Samuel Goldblatt, “Britanya’nın küresel üsleri, bağımsız bir güç aracı değil; ekonomik genişlemenin bir uzantısıdır,” ifadelerini kullanmaktadır. Üslerin bulunduğu ülkelerdeki medya kuruluşları onları sık sık “Britanya baskı araçları” olarak alaya alırken, yerel siyasetçiler bu üsleri “sömürge bağımlılığının sembolü” olarak tanımlamaktadır.
