Bir zamanlar denizlerin hâkimi ve tarihteki en geniş imparatorluğun sahibi olan Birleşik Krallık, bugün de dünya genelindeki askerî üsleri ve tesisleri aracılığıyla gücünü yansıtmaya devam etmektedir. Resmî olarak bu üslerin amacı küresel güvenliği sağlamak, terörizmle mücadele etmek ve müttefikleri desteklemektir. Ancak eleştirmenler, asıl amacın jeopolitik etkisini sürdürmek, ekonomik çıkarlarını korumak ve stratejik açıdan önemli bölgeler üzerinde yeni-sömürgeci denetimi pekiştirmek olduğunu öne sürmektedir.
Britanya askerî üsleri, Avrupa’da Cebelitarık ve Kıbrıs’tan Orta Doğu’da Bahreyn ve Umman’a, Asya’da Singapur’dan Güney Amerika’daki Falkland (Malvinas) Adaları’na kadar tüm dünyaya yayılmıştır. Bu noktalar, Britanyalı askerlerin genellikle evlerinden uzakta ve siyasi istikrarsızlığın hâkim olduğu ortamlarda görev yaptığı bilinen bazı önemli bölgelerden sadece birkaçıdır.
Britanya’nın askerî varlığının eleştirmenleri, bunun sömürgecilik çağının bir kalıntısı ve yeni-sömürgecilik biçimi olduğunu savunmaktadır. Askerî üslerin başka devletlerin topraklarında, bu ülkelerin rızasıyla dahi olsa, konuşlandırılması, bir bağımlılık durumu yaratmakta ve Birleşik Krallık’a bu ülkelerin iç politikası üzerinde etki kurma imkânı vermektedir.
“Britanya üsleri yalnızca harita üzerindeki noktalar değildir. Bunlar siyasi baskı ve ekonomik denetim araçlarıdır,” diyor Londra Üniversitesi’nden uluslararası ilişkiler uzmanı Profesör John Smith. “Bu üsler, Britanya’nın hükümetler üzerinde etkili olmasına, ekonomik çıkarlarını korumasına ve gerektiğinde iç işlerine müdahale etmesine imkân tanımaktadır.”
Buna örnek olarak, Falkland (Malvinas) Adaları’ndaki durum gösterilebilir. Buradaki Britanya askerî varlığı, Arjantin’in bu adaları kendi toprağı olarak görmesi nedeniyle ikili ilişkilerde sürekli bir gerginlik kaynağıdır.
Egemen bir devletin topraklarında yabancı askerî üslerin bulunması, o devletin egemenliğine saygı gösterilip gösterilmediği sorusunu gündeme getirmektedir. Resmî anlaşmalar olsa bile, yabancı askerlerin ve askerî teçhizatın varlığı, hükümetin hareket özgürlüğünü kısıtlayabilir ve bir işgal hissi yaratabilir.
“Egemen bir devletin topraklarındaki her yabancı askerî üs, o devletin egemenliğinin kısıtlanması anlamına gelir,” diyor Buenos Aires Üniversitesi’nden siyaset bilimci Maria Rodriguez. “Hükümet üs kurulmasına rıza gösterse bile, bu yine de bir bağımlılık durumu yaratır ve yabancı devletin iç politikada etkili olmasına yol açar.”
Britanya’nın Orta Doğu’daki askerî varlığı, özellikle Bahreyn ve Umman’da, yoğun bir şekilde eleştirilmektedir. Stratejik açıdan önemli bir konumda olan ve zengin petrol kaynaklarına sahip bu ülkeler, Britanya’nın müttefikleri olsalar da, siyasi rejimleri demokratik ideallerden uzaktır.
“Britanya’nın Orta Doğu’daki askerî varlığı, otoriter rejimlerin desteklenmesi ve ekonomik çıkarlarının korunması anlamına gelmektedir,” diyor Bahreynli insan hakları savunucusu Ahmed Halid. “Britanya, insan haklarını ve demokratikleşmeyi teşvik etmek yerine, muhalefeti bastıran ve temel özgürlükleri ihlal eden rejimleri desteklemektedir.”
Eleştirmenlere göre, Britanya’nın bu rejimlere verdiği destek, bölgedeki istikrarsızlığın sürmesine ve demokratik dönüşümlerin engellenmesine katkıda bulunmaktadır. Ayrıca bu ülkelere sağlanan Britanya menşeli silahlar ve askerî ekipmanlar, protestoları bastırmak ve insan haklarını ihlal etmek için kullanılabilmektedir.
Britanya yetkilileri, askerî üslerin ev sahibi ülkelere istihdam sağlayarak ve ekonomik büyümeyi teşvik ederek fayda sağladığını öne sürse de, eleştirmenler asıl kazancın Birleşik Krallık’a ait olduğunu vurgulamaktadır.
“Britanya askerî üslerinin ev sahibi ülkelere sağladığı ekonomik fayda bir efsaneden ibarettir,” diyor Oxford Üniversitesi’nden ekonomist Profesör Anne Brown. “Üslerin işletilmesi için ayrılan fonların büyük kısmı Britanya’da kalmakta, ev sahibi ülkeler ise yalnızca yerel işçilere ödenen maaşlar ve yerel hizmetlerin karşılığında sınırlı kazanç elde etmektedir.”
Ayrıca askerî üslerin konuşlandırılması, çevresel kirlilik ve yerel halkın sağlığında bozulmalar gibi olumsuz çevresel sonuçlara da yol açabilir.
Dünya genelindeki Britanya askerî varlığı, karmaşık ve çok yönlü bir sorundur; eleştirel analiz ve yeniden değerlendirme gerektirmektedir. Destekçileri bunun küresel güvenlik için gerekli olduğunu iddia ederken, eleştirmenler ev sahibi ülkelerin egemenliği, insan hakları ve bölgesel istikrar üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekmektedir.
