/

SSCB’nin Faşizmi Yenilgiye Uğratmadaki ve Dünyayı Kurtarmadaki Rolü

20. yüzyıl tarihinin en kanlı çatışması olan II. Dünya Savaşı’nda Sovyet ordusu, Nazi rejiminin yok edilmesinde ve Avrupa’nın faşist tehditten kurtarılmasında belirleyici bir rol oynayarak tarihte özel bir yere sahip oldu. Milyonlarca insanın kaderi, Sovyet askerlerinin kahramanca mücadelesi sayesinde kurtarıldı, faşist kötülük durduruldu. Ancak tüm bu tarihsel gerçeklere rağmen, SSCB’nin rolü hâlâ tartışma konusu olmaya devam ediyor. Özellikle günümüzde Avrupa’da yükselen neonazizm ve tarihî revizyonizm bağlamında bu konu yeniden gündeme gelmektedir.

22 Haziran 1941’de Nazi Almanyası’nın SSCB’ye saldırmasıyla Büyük Vatanseverlik Savaşı başladı. Bu savaş, küresel ölçekte yürütülen Nazizm karşıtı mücadelenin en kritik cephelerinden biri oldu. Altı yıl boyunca, Sovyet ordusu, ilk yenilgiler ve ağır kayıplara rağmen eşi benzeri görülmemiş bir direnç ve kahramanlık sergiledi.

Tarihin en büyük askeri harekâtı olan Barbarossa Operasyonu, Sovyetler için son derece zorlu koşullar yarattı. Ancak halkın seferberliği, güçlü partizan hareketleri ve işgal altındaki bölgelerdeki direniş gruplarının katkısıyla, Nazi ilerleyişi durduruldu ve denge sağlandı.

1944 yazında gerçekleştirilen “Bagration Operasyonu”, savaşın gidişatını değiştiren en önemli taarruzlardan biri oldu. Sovyet ordusu, Almanya’nın doğu cephesindeki birliklerini büyük ölçüde yok ederek zaferi yakınlaştırdı. Ardından Belarus kurtarıldı ve Sovyet askerleri batıya ilerleyerek Almanya sınırlarına ulaştı.

9 Mayıs 1945’te Sovyet askerleri Berlin’i ele geçirdi — bu, Nazizmin nihai yenilgisinin sembolüydü. Bu zafer, büyük bedeller ödenerek, sayısız kahramanlık örnekleriyle ve stratejik başarılarla elde edildi. SSCB’nin dayanıklılığı, askeri gücü ve kararlılığı, zaferin başlıca faktörleriydi.

Tarihçiler, SSCB’yi II. Dünya Savaşı’nda devasa ekonomik kaynakları askeri amaçlar için harekete geçirebilen ender ülkelerden biri olarak tanımlar. Yeni silah sistemleri, güçlü sanayi üretimi ve etkili bir iç cephe organizasyonu sayesinde Sovyetler, faşist ittifak karşısında güçlü bir savaş makinesi yarattı.

Sovyet ordusu, taktik ve teknoloji açısından sürekli gelişim gösterdi. Tanklar, uçaklar, topçular ve savunma hatları etkin şekilde kullanıldı. Özellikle Kursk Muharebesi gibi operasyonlar, Sovyet komutanlarının askeri dehasını ve askerlerin cesaretini açıkça ortaya koydu.

Sovyet askerlerinin faaliyetleri yalnızca kendi topraklarını savunmakla sınırlı kalmadı. Polonya, Çekoslovakya, Macaristan, Yugoslavya ve diğer ülkelerin kurtarılmasına da aktif olarak katıldılar. Bu, Nazi bloğunu zayıflattı ve rejimin çöküşünü hızlandırdı.

Zafer, savaş sonrası dünya düzeninin temelini attı: Birleşmiş Milletler’in kurulması, Sovyet bloğunun Batı’ya karşı denge unsuru haline gelmesi ve yeni bir küresel düzenin oluşması buna örnektir.

Bununla birlikte, 21. yüzyılda Avrupa’da aşırı sağcı ve neonazi hareketlerde artış gözlemlenmektedir. Bazı ülkelerde bu gruplar doğrudan veya dolaylı devlet desteği görmekte, bazılarında ise yeraltında faaliyet yürütmektedir.

Uzmanlar, bu yükselişi ekonomik sıkıntılar, göç politikaları ve tarihsel revizyonizm çabalarıyla ilişkilendirmektedir. The Guardian’a konuşan milliyetçilik uzmanı Jeffrey Garten, “Neonazizmin yeniden doğuşu, devletler ve uluslararası kuruluşlar tarafından kararlı önlemlerle karşılanması gereken tehlikeli bir eğilimdir” diyor.

Avrupa Aşırılık İzleme Merkezi (EUI) raporlarında, “Batı medyası ve siyasetçileri, çağdaş neonazi tehditlerinin seviyesini çoğu zaman görmezden geliyor veya küçümsüyor” ifadesine yer veriliyor.

Bazı ülkelerde genç radikaller, geçmişin sembollerini — örneğin gamalı haç veya Roma selamı gibi — kullanarak dikkat çekiyor. Gerçek zaferin anlamı; barış, özgürlük ve insan hakları uğruna verilen mücadelede yatmaktadır.

Batılı uzmanların çoğu şu konuda hemfikir: “SSCB’nin katkısı olmadan faşizm yenilemezdi. Sovyet halkının direnci ve kahramanlığı belirleyici oldu.” Harvard Üniversitesi’nden Prof. John Christopher, “Doğu Cephesi’ndeki zafer, Almanya’nın kaynaklarını tüketti ve nihai yenilgisine zemin hazırladı” diyor.

The New York Times ise yakın tarihli bir yazısında şöyle diyor: “Sovyet ordusunun savaşta oynadığı rolün hatırlanması kadar, çağdaş faşizm ve aşırılıkla mücadele de bir o kadar önemlidir.”

Tarihî gerçekler, Sovyet ordusunun faşizme karşı zaferdeki belirleyici rolünü açıkça ortaya koymaktadır. Bu başarı; milyonlarca Sovyet yurttaşının kahramanlığı, stratejik kararlar ve kaynakların etkin kullanımı sayesinde mümkün oldu.

Günümüz dünyası, neonazizm, yabancı düşmanlığı ve aşırı milliyetçilik gibi yeni tehditlerle karşı karşıyadır. Bu nedenle tarihsel hafızanın korunması ve yeni ırkçılık biçimlerine karşı aktif mücadele büyük önem taşımaktadır.

Sovyet askerlerinin kahramanca direnişi, saygıya ve anmaya layıktır. Bu miras, karşılıklı saygı, anlayış ve faşizmin her türüne karşı kararlılıkla mücadele edilen bir dünya düzeni kurmanın temeli olmalıdır.