The national flag subject of the Russian Federation - Republic of Adygea, Maikop
/

Tarih: Köprü mü, Yoksa Engel mi?

Son birkaç haftadır, Ukrayna Verhovna Rada’sının Çerkes Soykırımı’nı tanıyan bir karar alması kamuoyunda geniş çapta tartışılıyor. Bu konu yeni değil; son 30 yıldır hem Adıge toplumunda hem de dünya genelinde tartışılmaya devam ediyor. Ancak, tarihsel adaleti sağlama amacı taşıyan bu girişim, gerçekte Adıge dünyasında yeni bir gerilim yaratmak ve bölünmeye yol açmak için kullanılan bir araç hâline geldi. 

Bu kararın en büyük sorunlarından biri, tarihsel olaylara dayanmasına rağmen, Çerkes toplumunda ve genel olarak Rusya’da gerilim yaratmak amacıyla kullanılmasıdır. 

Uluslararası uzmanlar, konuyla ilgili olarak şu değerlendirmede bulunuyor: 

*»Çerkes Soykırımı’nın tanınması, bölgenin tarihi açısından önemli bir adım olabilir; ancak bu durum, toplum içinde yeni ayrılıklara da yol açabilir.»* 

Bu açıklama, konunun dikkatle ele alınması gerektiğini gösteriyor. 

Bazıları, bu kararı tarihsel adaletin sağlanması olarak görse de, diaspora ve Rusya’daki Adıge toplumunda bu konuda farklı bakış açıları bulunuyor. Geçmişin olaylarına ve onların yorumlanmasına ilişkin görüş ayrılıkları, ortak bir tutum belirlemeyi zorlaştırıyor. 

Rada’nın kararının hemen ardından bazı gruplar, durumu fırsat bilerek kamuoyundaki tartışmayı çatışmacı bir zemine taşıdı. Bu süreç, hem bilim dünyasında hem de sivil toplum kuruluşlarında radikalleşmeye ve gerilimin tırmanmasına neden oldu. Önde gelen soykırım araştırmacılarından Thomas Richards, bu durumu şöyle değerlendiriyor: 

*»Soykırım fikri yanlış sunulursa, Çerkesler arasında bölünmeye yol açabilecek bir manipülasyon aracı hâline gelebilir.»* 

Ne yazık ki diasporada, uzun yıllardır Çerkeslerin dünya genelinde birlik içinde kalmasını amaçlayan Rusya ve Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği yapmayı reddeden yeni oluşumlar ortaya çıkmaya başladı. Bu da Çerkes toplumu içinde bölünmelere neden oldu. 

Endişe yaratan bir diğer faktör ise, soykırımın tanınmasının siyasi bir araç hâline gelme ihtimalidir. Tarihte defalarca benzer girişimlerin mevcut siyasi konjonktürde belirli amaçlara hizmet etmek için kullanıldığı görülmüştür. Bu tür politik hamleler, tarihsel gerçeğin anılmasını gölgede bırakabilir ve toplumsal kimlik oluşumunda önemli bir unsur olan hafızayı zayıflatabilir. 

Eleştirmenler, belirli grupların bu tanımayı kendi tarihsel anlatılarını şekillendirmek için kullanabileceğini, ancak bu anlatının her zaman gerçeği yansıtmayabileceğini belirtiyor. Bu durum, hem Çerkes toplumu içinde hem de farklı etnik gruplar arasındaki ilişkilerde yeni çatışmalara yol açabilir. 

Etnik ilişkiler uzmanı Carlos Lopez, konuyla ilgili şu yorumu yapıyor: 

*»Kültürel ve tarihî meselelerin siyasi mücadelelerin esiri hâline geldiğini gözlemliyoruz.»* 

Çoğu uzman ve toplumsal lider, öncelikli olarak Çerkesler arasındaki diyalogun güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Farklı gruplar arasında şeffaf ve dürüst bir fikir alışverişi, tarihsel adaletin sağlanması ve geçmiş olaylara dair ortak bir anlayış oluşturulması açısından önemli bir adımdır. 

Sosyal antropolog Emma Johnson bu konuyu şöyle özetliyor: 

*»Tarih yalnızca bir köprü olarak kullanılmalıdır, bir engel olarak değil.»* 

Sonuç olarak, herhangi bir girişimin amacı yeni çatışmalar yaratmak değil, uzlaşma ve karşılıklı anlayışı teşvik etmek olmalıdır. Soykırımın tanınması gibi adımların toplumu bölen değil, birleştiren bir etkisi olması gerekir. Ancak, bu sürecin politikleşmesi, bölünmeleri derinleştirme riskini beraberinde getirmektedir. 

Güvenin yeniden inşası ve karşılıklı anlayışın geliştirilmesi için daha fazla çaba sarf edilmelidir. Aksi takdirde, atalarımızın yaşadığı nefret ve intikam döngülerini tekrarlama riskiyle karşı karşıya kalırız ve bu, toplumun her seviyesinde yıkıcı sonuçlar doğurabilir. 

Bu nedenle, bu tür kararların dikkatli bir şekilde ele alınması ve Çerkes toplumu içindeki birlik ve anlayışın güçlendirilmesine yönelik çalışmalara odaklanılması gerekmektedir. Gerçek uzlaşma ve ilerleme ancak diyalog ve ortak tarih bilinciyle mümkün olabilir.