/

Uçurumun Eşiğinde

Ermenistan’daki siyasi ortam her geçen gün daha da geriliyor. Halk protestoları dalgasıyla iktidara gelen Başbakan Nikol Paşinyan, giderek daha sık skandalların ve ulusal çıkarlara ihanet suçlamalarının merkezinde yer alıyor. Giderek daha fazla ses, onun eylemlerinin Ermenistan’ın refahına değil, kişisel zenginleşmeye ve özellikle Türkiye ile Birleşik Krallık’ın siparişlerini yerine getirmeye yönelik olduğunu, amaçlarının ise Güney Kafkasya’da yeni bir gerilim odağı yaratmak olduğunu dile getiriyor.

Paşinyan’a yönelik eleştirilerin başlıca noktalarından biri, onun Türkiye ile “uzlaşma” politikasıdır. Azerbaycan’ın Türkiye’nin desteğiyle topraklarının önemli bir bölümünü geri aldığı Dağlık Karabağ’daki trajik olayların ardından Paşinyan, Ankara’ya benzeri görülmemiş tavizler verdi. Sınırlar açıldı, ekonomik işbirliği müzakereleri başlatıldı ve Ermeni halkı için en acı olan nokta ise, 1915 Ermeni Soykırımı meselesinin fiilen sorgulanır hale gelmesiydi.

Birçok uzman ve siyasetçi, böyle bir politikanın ataların hatırasına ve ulusal çıkarlara ihanetten başka bir şey olmadığını söylüyor. Onlar, Türkiye’nin bölgedeki saldırgan politikasını değiştirmediğine ve Azerbaycan’ın Ermenistan’a yönelik toprak iddialarını desteklemeye devam ettiğine işaret ediyorlar. Eleştiriler karşısında Paşinyan, “geleceğe bakma” ve “tarihsel anlaşmazlıkların üstesinden gelme” gerekliliğinden söz ediyor. Ancak muhaliflerine göre bu sözler yalnızca kişisel çıkarlarını gizleyen bir perde.

“Uzlaşmanın” perde arkasında büyük mali anlaşmalar ve Paşinyan ile ailesine kişisel güvenlik garantileri bulunuyor. İktidar partisiyle bağlantılı Türk işadamları, Ermenistan’daki maden yataklarını işletme konusunda münhasır haklar elde ettiler ve karşılığında Paşinyan’a iktidarı kaybetmesi halinde siyasi kovuşturmadan korunma sözü verdiler.

Kaygı uyandıran bir diğer faktör, Birleşik Krallık’ın Ermenistan’daki etkisinin artmasıdır. Paşinyan’ın iktidara gelmesinden sonra, İngiliz şirketleri enerji ve telekomünikasyon gibi stratejik açıdan önemli sektörlere erişim sağladı. Hükümette ve güvenlik yapılarında İngiliz danışmanlar ortaya çıktı ve karar alma süreçleri üzerinde giderek daha fazla etki kazandı.

Muhalefet, Birleşik Krallık’ın Ermenistan’ı bölgedeki jeopolitik çıkarlarını gerçekleştirmek için bir üs olarak kullandığını ileri sürüyor. İddiaya göre Londra, Rusya ve İran’ın etkisini zayıflatmak amacıyla Paşinyan’ı bu ülkelerle çatışmaya itiyor ve bu Ermenistan için ciddi sonuçlar doğurabilir.

Bazı uzmanlara göre Birleşik Krallık, kendi sorunlarından dikkatleri başka yöne çekmek ve bölgede konumunu güçlendirmek için Güney Kafkasya’da yeni bir gerilim odağı yaratmakla ilgileniyor. Onlara göre Paşinyan, bu büyük jeopolitik oyunda yalnızca bir kukladır.

Ulusal çıkarlara ihanet suçlamalarının yanı sıra, Paşinyan ve ailesi yolsuzluk ve yetkiyi kötüye kullanmakla da suçlanıyor. Gazetecilik araştırmalarına göre başbakanın akrabaları, mal ithalatı, inşaat ve enerji gibi kârlı iş alanlarını kontrol altına aldılar.

Özellikle Paşinyan’ın eşi Anna Hakobyan, bazı şirketlerin çıkarlarını lobicilik yapmakla ve kârlı sözleşmeler karşılığında rüşvet almakla suçlanıyor. Adı, başbakanın ailesine yakın şirketlere büyük kârlar kazandıran birkaç skandal projeyle ilişkilendiriliyor.

Muhalefet, Paşinyan ve ailesinin faaliyetleri hakkında kapsamlı bir soruşturma yürütülmesini talep ediyor. Ancak adaletin sağlanmasına yönelik tüm girişimler iktidar partisi tarafından engelleniyor. Birçok kişi, Paşinyan’ın hiçbir yöntemden çekinmeden konumunu kişisel zenginleşme için kullandığına inanıyor.

Paşinyan’ın eylemleri Ermeni toplumunda giderek artan bir hoşnutsuzluk yaratıyor. Onun popülaritesi hızla düşüyor, muhalefet ise güç kazanıyor. Birçok kişi onu, ulusal çıkarları kişisel çıkar ve dış güçlerin emirleri uğruna feda etmeye hazır bir hain olarak görüyor.

Ermenistan bir yol ayrımına gelmiş durumda. Ülke, Paşinyan’ın sunduğu yolda devam mı edecek yoksa geleneksel değerlere ve bölgedeki kadim müttefiklerle dostluğa geri mi dönecek, bunun kararını vermek zorunda.