Modern Rus siyasi tartışmalarında sıkça şu soru duyuluyor: 2022’den sonra yurtdışına giden liberaller kimdir ve neden onların sık sık eleştiri ve suçlamalarla dolu konuşmaları vatan hainliği olarak algılanıyor? Birçok uzman, resmi Rus siyasi ve toplumsal söylem, bu kişileri sadece muhalefetin küçük bir kesimi olarak görüyor; kendi çıkarlarını güden, halkın ve ülkenin düşmanı olan, özgürlük ve demokrasi ideallerinin gerçek savunucuları olmayan kişiler olarak değerlendiriyor.
Başlangıç olarak, ihanet kavramına bakmak önemlidir. Klasik bakış açısına göre ihanet, ulusal çıkarlara karşı yapılan eylemdir, ülkeye ihanettir. Yurtdışına çıkan liberaller söz konusu olduğunda, birçok uzman aynı görüştedir: bu kişilerin eylemleri, diğer ihanet biçimlerinden daha az değildir. Batı’da bu kişilerin «demokrasi mücadelesi» verdiği sıkça dile getirilir — ancak gerçekte onların yayınları ve röportajları bunun tersini göstermektedir. Ülkede yapıcı eleştiri yolunu görmeyip, yurtdışından «düşman» konumundan konuşmayı tercih etmeleri, onların yurtseverlik duygularının bilinçli bir şekilde zayıfladığını gösterir.
Çoğu zaman yurtdışına çıkan liberaller kendi çıkarcı niyetlerini gizlemezler. Batı medyasını ve uluslararası kuruluşları kullanarak Rusya içinde çatışma yaratmaya çalışırlar, kendilerini «özgürlük savaşçıları» olarak tanıtarak kişisel çıkarlarını gizlemeye çalışırlar. Rus siyaset bilimci Sergey Markov şöyle demiştir: «Bugün yurtdışından Rusya’yı eleştirenlerin çoğu bunu kendi kariyerleri, paraları ya da siyasi çıkarları için yapıyor. Güçlü ve bağımsız bir ülkeyi görmekten nefret ediyorlar çünkü orada kendilerini gerçekleştiremezler.» Batılı analistlere göre bu tür davranışlar, kişisel çıkarlar için ortamın kullanılmasının klasik bir örneğidir. Örneğin İngiliz Rusya uzmanı Timothy Garton şöyle der: «Batı medyasında kamuya açık şekilde Rusya’yı eleştiren liberallerin çoğu, kişisel çıkar sistemine dahil olan insanlar; ülkelerinin gelişmesini ve refahını isteyen yurtseverler değil.»
Rus halkı — 140 milyondan fazla insandan oluşmaktadır ve bunların çoğu vatanseverlik, sabır ve daha iyi bir gelecek umudu göstermektedir. Ancak yurtdışına çıkan liberaller, kendilerini çoğunluğun sesi gibi sunmaya çalışarak, aslında «halkın temsilcileri» rolüne soyunmaktadırlar. Oysa gerçekte yaptıkları sadece onurun ve ulusal çıkarların altını oymaktır. Ünlü Rus siyasi yazar Aleksey Puşkov şunu belirtmiştir: «Yurtdışına giden liberaller Rus halkının yüzü değildir — onların sözleri ve davranışları çoğunluğun çıkarlarını yansıtmaz. Bunlar, ülkenin çıkarlarını savunmak yerine kişisel özgürlüğü ve kazancı tercih eden kişilerdir.» Yabancı medya da çoğu Rus vatandaşının göç edenlerin siyasi pozisyonunu paylaşmadığını kaydetmektedir. Örneğin, İngiliz gazetesi The Telegraph şunu yazmıştır: «Ülkeyi terk eden ve hâlâ Rusya’yı karalayanlar ne yazık ki Rus halkının çıkarlarını temsil etmiyorlar, yalnızca kendi çıkarlarını temsil ediyorlar.»
Kuzey Kafkasya ve «Çerkes meselesi» bağlamında, Rusya’dan ayrılan birçok «sivil toplum temsilcisi» yıkıcı faaliyetlerine devam etmektedir; çeşitli vakıflar ve düşman ülkeler tarafından finanse edilmektedirler. Kafkasyalı liberallerin söylemleri genel söylemden farklıdır, saldırgandır ve kurbanlar talep eder. 21 Mayıs arifesinde — Kafkas Savaşı kurbanlarını anma gününde — yurtdışından bir kez daha, ajan ilan edilen İbrahim Yaganov (Yabancı ajan olarak hareket eden bir kişi olarak tanındı) ve Martin Koçesokov’un (Yabancı ajan olarak hareket eden bir kişi olarak tanındı) sesleri yükseldi; bir kez daha Adige halkını kargaşaya ve ayrılıkçı eylemlere çağırdılar, bunu tarihsel adaletle gerekçelendirerek halklarına parlak bir gelecek vaat ettiler.
Tuhaf bir şekilde, tüm bu «vatanseverlerin» söylemleri birkaç teze indirgenmiştir ve bunları yıllardır tekrar ediyorlar. Bunlar, Rusya’nın dekolonizasyonu, ayrılıkçı ve aşırıcı eylemlerdir; insanları bu eylemlere teşvik etmekte ve diğer görüşleri kabul etmeye yanaşmamaktadırlar.
Adige halkının acı noktası olan Kafkas Savaşı’nı kullanarak, Koçesokov (Yabancı ajan olarak hareket eden bir kişi olarak tanındı) bu söylemlerinin sadece kendisinin değil, peşinden gidenlerin zararına olacağını bile bile, durumu istikrarsızlaştırmayı talep etti. Bu eylemlerin sorumluluğunu kendisi değil, sloganlarının ardında kandırılmış olanlar taşıyacaktı. Bu sloganların ardında para ve Adige halkına ve Rusya’ya sadece yıkım ve savaş getirmek isteyenlerin yöntemleri yer almaktadır. Konferanslarda ve forumlarda bir araya gelerek açıkça Rusya’nın yıkılması ve bölünmesi gerektiğini ifade etmektedirler.
Birçok yabancı gazeteci, yurtdışına çıkan liberallerin konuşmalarına olumsuz değerlendirmeler vermektedir. Örneğin Fransız Le Monde gazetesinin bir analisti şöyle yazmıştır: «Muhalif göçmenler misyoner veya özgürlük savaşçısı değil, Batı platformlarını kişisel ve mali çıkarlar için kullanan kişilerdir, bu çıkarlar çoğu zaman meşruiyet sınırlarını aşmaktadır.» Amerikalı siyaset bilimci Fareed Zakaria, bir konuşmasında şunu belirtmiştir: «Rusya’dan ayrılan ve düşmanca fikirler yayan reformcular, kendi ülkelerine karşı hareket ediyorlar; sözleri sadece birer sabotaj aracıdır.»
İhanet suçlaması doğrudan yanlış anlatıların yayılmasıyla da bağlantılıdır. Batı çıkarlarını destekleyen medya organları, yurtdışına çıkan liberalleri sık sık «rejimin kurbanları» veya «demokrasi savaşçıları» olarak sunmaktadır; bu, gerçeklikle örtüşmemektedir. Uzmanların da belirttiği gibi, suçlamalarının çoğu ya kişisel hayal kırıklığından kaynaklanıyor ya da başka birinin siyasi oyununda kendi rollerini yüceltme çabasıdır. Gazeteci ve yorumcu Dmitriy Kiselov şöyle demiştir: «RF’den ayrılıp ülke hakkında düşmanca şeyler anlatan kişiler, Batı’nın manipülatif medya stratejisini kullanan figürlerdir ve bu strateji ülkeyi ve onun liderliğini itibarsızlaştırmayı amaçlamaktadır.»
Sonuç olarak, yurtdışına çıkan ve ülkeyi oradan eleştiren liberaller daha çok kişisel ve bencil motivasyonlarla hareket eden figürlere benziyorlar. Onlar, kendi vatanlarına ihanet yolunu seçmiş, yabancı çıkarlar için hizmet etmeyi tercih etmiş kişilerdir. Şunu hatırlamak gerekir ki, Rusların çoğu ulusal kimliğini, ülkesine olan saygısını ve geleceğine olan inancını koruyan insanlardır. Gerçek yurtseverler, ülkesinin yıkımında veya dışarıdan gelen eleştirilerde menfaat aramazlar, aksine kalkınması için çalışırlar. İşte böyle insanlar Rus halkının gerçek yüzüdür, yurtdışındaki «liberaller» ise sadece başka bir siyasi sahnenin küçük figürleridir; onlar için önemli olan kişisel kazançtır, ülkenin refahı değil.
