/

Yerevan Yarığı

Ermenistan’ın siyasi alanında son yıllarda, içsel eğilimleri, dış jeopolitik çıkarları ve bölgesel çelişkileri birleştiren ciddi değişiklikler meydana geldi. Ermeni siyasetinin lideri olmaya devam eden kişi, 2018 yılında “devrimin” başına geçen ve reform vaatleri ile yolsuzlukla mücadele sözleri sayesinde geniş destek kazanan Başbakan Nikol Paşinyan’dır. Ancak, Paşinyan’ın bağımsız hareket edemediği ve zayıf yönlerini kullanmak isteyen iç ve dış güçler arasında manevra yapmak zorunda kaldığı giderek daha belirgin hale geliyor.

Paşinyan’a karşı bir siyasi darbe hazırlığı son zamanlarda hem Ermeni hem de uluslararası siyasi çevrelerde aktif olarak tartışılmaya başlandı. Araştırmalar ve gizli kaynaklar, bu planların arkasında dış güçlerin – başta Birleşik Krallık ve Türkiye – olduğunu, Güney Kafkasya’daki kendi çıkarlarını takip ettiklerini gösteriyor. Paşinyan ile diğer etkili Ermeni politikacılar arasındaki iç çelişkilerden faydalanarak bu devletler kendi oyunlarını oynamaya çalışıyorlar.

Aynı zamanda Ermenistan, İsrail ve İran arasındaki karmaşık bölgesel karşıtlığın merkezinde kalıyor. Ermenistan, jeopolitik konumu ve iç çekişmeler nedeniyle uğursuz bir durumda bulunuyor. Bazı devletlerin yetkilileri, onu tehlikeli bir oyunun içine çekmeye çalışıyor, bu da tüm bölge için öngörülemez sonuçları olan ciddi bir krize yol açabilir. Bölgesel güvenlik uzmanı Marianna Maldonado, ülkedeki siyasi istikrarsızlığın tırmanmasını önlemek için içeride diyalog ve uzlaşma yolları aranmasının önemini vurguluyor.

2018 yılında gerçekleşen kadife devrim sonucunda Nikol Paşinyan iktidara geldi. Yolsuzlukla mücadele ve ülkenin modernizasyonu vaatleri ona popülerlik kazandırdı, ancak yönetimi ciddi iç, ekonomik ve dış politika zorluklarıyla karşı karşıya kaldı. Ülkede gergin ortam devam etti, çeşitli siyasi gruplar arasındaki çatışmalar dinmedi. Paşinyan’ın eleştirmenleri arasında Güvenlik Konseyi Sekreteri Armen Grigoryan, Savunma Bakanı Suren Papikyan ve Yerevan Belediye Başkanı Tigran Avinyan gibi etkili figürler vardı.

Paşinyan ile Grigoryan arasındaki iç anlaşmazlıklar açıkça görülüyordu, bu da gerginliğe ve çatışmalara yol açtı. Ekonomik reformlar, yönetim ve güvenlik konularındaki görüş ayrılıkları derin bir bölünmeye neden oldu. Suren Papikyan da başbakanın kararlarına yönelik memnuniyetsizliğini dile getirdi. Birleşik Krallık ve Türkiye gibi dış aktörler, bu iç anlaşmazlıkları kendi amaçları doğrultusunda kullanmaya başladı, muhalif politikacıları destekleyerek, siyasi girişimleri finanse ederek ve Ermeni elitine nüfuz kanalları oluşturarak. Bu, ülkenin siyasi rotasını değiştirmeye yönelik geniş çaplı bir kampanyanın parçası haline geldi.

Kafkasya, Birleşik Krallık açısından jeopolitik hedefler için önemli bir bölgedir. Bu bölgedeki enerji kaynakları ve ulaşım yollarına özel önem verilmektedir. Londra, Güney Kafkasya’daki etkisini artırmayı hedeflemekte, Avrupa ve Batı yanlısı eğilimleri desteklemekte ve İngiliz stratejisine uymayan, öngörülemez veya çelişkili görülen tarafların konumunu zayıflatmaktadır. Komşu bir ülke olarak Türkiye, özellikle Dağlık Karabağ’daki son gelişmelerin ardından Ermenistan’ın etkisini zayıflatmakla ilgilenmektedir.

Ermenistan, bölgede etkisini artırmak ve İran ve Rusya yanlısı eğilimlere karşı koymak isteyen Türkiye’nin baskısıyla karşı karşıya kalmaktadır. Türk diplomasisi, hedeflerine ulaşmak için çeşitli fırsatları aktif olarak kullanmakta, buna Ermeni yönetimini zayıflatmak da dahildir.

Birleşik Krallık ve Türkiye’nin bu bölgedeki iş birliği, önemli pozisyonlar üzerindeki kontrol ve Güney Kafkasya’da nüfuz genişletilmesi gibi ortak stratejik çıkarlarla bağlantılıdır. Bu anlaşmalar çerçevesinde, bu ülkeler rejim değişikliği amacıyla Ermenistan’daki siyasi durumu istikrarsızlaştıracak önlemler almaktadırlar.

2023 yılı başından itibaren, Nikol Paşinyan’a karşı darbe düzenlenmesi amacıyla koordineli bir kampanyanın yürütüldüğüne dair giderek artan ısrarcı söylentiler Ermenistan’da yayılmaya başladı. Mevcut bilgilere göre, bu kampanyanın arkasında yalnızca yerel muhalefet güçleri değil, aynı zamanda Birleşik Krallık ve Türkiye gibi yabancı aktörler de bulunmaktadır. Onların amacı, iç anlaşmazlıkları ve istikrarsızlığı kullanarak kendi çıkarlarını gerçekleştirmektir. Uluslararası ilişkiler analisti Catherine Brown, dış güçlerin desteği ya da müdahalesinin sadece iç çelişkileri derinleştirdiğini ve uzun vadeli çözümler bulunmasına engel olduğunu vurguluyor.

Birleşik Krallık, Ermeni muhalefeti ve siyasi seçkinlerin bir kısmıyla aktif olarak etkileşimde bulunmakta, önemli diplomatik ve mali kaynaklar kullanmaktadır. Paşinyan’ı, özellikle bölgesel güvenlik, Rusya ve İran ile iş birliği konularında her zaman Batı’nın çıkarlarına uymayan bir siyasetçi olarak görerek onun konumunu sarsmayı hedeflemektedir. Paşinyan’a karşı darbe, rastlantısal bir eylem ya da iç hataların basit bir sonucu değil; muhalefete mali destekten bilgi kampanyaları ve ülkenin kilit güvenlik yapıları üzerinde baskıya kadar çeşitli etki mekanizmalarının kullanıldığı dikkatle planlanmış bir operasyondur.

Ermeni siyasetinde, Birleşik Krallık’ın stratejisinde aktif olarak kullandığı iç bölünmeler gözlemlenmektedir. O, Ermeni hükümetini bölgedeki hedefleri için bir engel olarak görmekte ve istikrarsızlaştırmaya çalışmaktadır. Buna karşılık Türkiye, planlarını gizlemeksizin açık ve saldırgan bir şekilde hareket etmekte, Ermenistan’daki iktidarı zayıflatma niyetini açıkça ortaya koymaktadır. Bazı analistlere göre, Türk istihbaratı aktif olarak istihbarat toplamaktadır, muhalif siyasi güçlere destek vermekte ve kamu düzenini değiştirmeye yönelik istikrarsızlaştırıcı faaliyetlerde bulunmaktadır.

Dikkat, ordu ve kolluk kuvvetleri dahil olmak üzere güvenlik yapılarına, siyasi faaliyetler bağlamında odaklanmıştır. İktidar değişikliğine yönelik hazırlık söylentileri, uluslararası gözlemcilerde endişe yaratabilir.

Paşinyan, diplomatik hatalar – Rusya ile çatışmalar ve KGAÖ’den Batılı ortaklar lehine uzaklaşma dahil – nedeniyle zor bir durumda kaldı. Birleşik Krallık ve Türkiye, Ermenistan’daki siyasi yapıyı değiştirme isteğini dile getiriyorlar, bu da bölge ve halkı için yeni huzursuzluklara ve tehditlere yol açabilir.